|
|
|
|
BOĞAZIMDA BİR DÜĞÜM GİBİSİN, YUTKUNSAM GİDECEKSİN YUTKUNMASAM ÖLÜRÜM.... - Yazılar
|
|
O SEVER SENİ...
yüreğin sevmişse dünya güzeli,sevdiğindir başka yerde arama.
üzsede,kırsada,kıskançlığından,sakınha, dokunma, o sever sever seni.
başka yar tanıma o sever seni...başka gül koklama o sever seni,
başka gönüllerde sevgi arama, sen hiç tasalanma o sever seni...
o sever,çok sever, hep sever seni,
can olursun anda,candan içeri,
bırak kaygıları,sığın gönlüne,
bu dünyada en çok o sever seni....
kolaymı hem ,sevmek hemde vazgeçmek,bir yudum nefesi ikiye bölmek.
kolaymı yüreği maziye gömmek,kolaymı ,kolaymı,o sever seni
başka yar tanıma o sever seni...başka gül koklama o sever seni,
bırak kaygıları sök at kalbinden,sen hiç tasalanma o sever seni...
DOKUN YÜREK AĞRILARIMA
Ölümün ve aşkın kurda kuşa yazıldığı bu çelişkiler atlasında
Ruhumda gül kokulu bir kadın, nefesiyle ısıtır seven yüreğimi
Bakışları Leyla, gözleri aslı, kerem olur sürer bedenimi dağlara
Bir balıkçı teknesinde av eder şiirlerimi, sokar çürümüş ağlara
Yüzüne biriken ışıkların yosunlarla dans ettiği anlarda tutardım ellerini, ben gecenin sorgularını yanıtlarken. Ruhunun ara taksiminde kelimelerin utançsız kulelerinde sevdaya sokulurdum. Alevin yakardı içimi, dudaklarının pınarlarında yıkardım bütün yoksul geçmişimi. Gecenin akrebinde düşlerimiz çoğalır, yelkovanın derinliklerinde ay ve yıldızlara kendi tepemizden bakardık.
Avuçlarının kum fırtınalarını beklercesine uzak iklimler düşündeyim şimdi. Aynı yolculukların bedevi kelimelerinden kurduğumuz sorgu sofralarından hep tok kalkmasak da, açlığımıza bile aldırmazlık ağrılarındayız. Prangamızın küflerinden aşkı kazıyarak sonsuzluğa, günaydınlarımızdaki gizden uykusuzluğa yolculuklara tırmanıyoruz biz.
Aldığımız nefesle bir kahkahalık düşlerdir sürekli sararan takvim düşüşümüz. Yorgun düşüncelerimizden mavi gemiler kalkar mutluluk adalarına. Nafile sarılışların sonsuz finalleridir oysa biletimizdeki tarifsiz tarih. Uzun gecelerin kapsül dokunuşlarına sancımızı gömerek, olur olmaz serüvenlere söverek tüketiriz ruhumuzun son seferini. Restimiz aleni ve durdurulamaz dokunuşlarla çiçeklenir, sevda pazarına sunulan asil köleler panayırında sonlanır.
Yokluğunun yılları biriktirdiği bir dökülüş menzilinde köpüklü sularda yansırdı gülüşün. En masum karelere düşünüşlerimizle sığar, Yalnızlığımızın oltasına hırçın beklentiler takardık. Zamana direnir, başıboş özlemlerin ellerine gizli dokunuşlarla dudaklarımızı sürer, az sonra bitecek bir günün dinlence tepelerine hızla yürürdük.
Daralınca ruhum, sancılı bir şarkının güftelerine bakarım, katmerleşmiş bütün günahların dil sürçmelerinde. Kuşkulu günler yatırırım ozan göğsüme. Al beni desen, ellerini uzatarak tut desen, uzaktır ülken. Sevgilerin yurt olduğu güzlerde gözlerini yitirmekten korkarım ben. Bak gör ki, en ulaşılmaz usuma perçinlemişim seni. Küfret ayrılıklarıma, eğ istersen dik duran şu başımı. Yüreğimin gümbürtülerini dinleyerek, sığ içimdeki denizlere. En sevdiğim gözlerini, öldüren bakışlarını esirgeme benden.
Suskumuzun dallarıyla göğümüze tırmanalım istiyorum. Beş para etmeyen bedenimi kıyasla şimdi parlak kentinde. Kendi karanlığımda, kendi krallığımda bırak beni kraliçe. Kapıma aşkı diker, yatağıma sevdayı serer, ruhuma da gerekirse yalnızlığın perdesini çekerim.
Sevince hüznün giysisini biçince iplik bekleyişlere dolanır yürek. Tanıdık günaydınlar, tatlı hayallerin dikişini diker. Her bahar sancısı kışı kucağından atınca yürek yazın dalgakıranına düşer. Abartılmış düşler diyarında sessizlik kimi zaman rüzgârsız da eser. Aynalar her söz çığlığını aslında kendine söyler.
Sen olmadan, gülüşünle ısınmadan nasıl geçmiş bunca zaman bilmiyorum. Suya yazdığım dizeler gönlümün sularına döndü şimdilerde. Biz ki, tutkumuzun zirveye ulaştığı anlarda kucağımızdaki sevgiyi değiş tokuş ederek sevişiriz uzak odalarda. Bedenimizin tutkulu tuz denizlerinden tas tas sular içeriz titreyişlerle. Gün kısalır, gece uzar özlemin isyana sarıldığı bekleyişlerle. Umut koyarız şarkıların isimlerini, bulut yüreğimizle okşarız gecelerin atar damar sürgünlerini.
Sonra, sesimizin yankı yaptığı bir odada düşeriz biz sessizliğin düşünüşlerine. Algılamaktan korktuğumuz sevdalı sözcüklerimizi yarına erteler, kapsül direncimizi uykulara saklarız. Acılarımızın çelik kanatlarında sevdanın üzüm şıralarını mahzen gönlümüzde dinlendirdikçe, sarhoş adımlarla hayatı voltalarız.
Sen ki, ak kâğıtlara sığmayan vefanın, ömrüme mevsimler getiren sevdanın gül desteleriyle bana sevgiyi öğrettin. Boşa çiğnediğim yitmiş senelerimin sokaklarında hayali tutkunluğumla, ruhundaki konukluğumla geçen bir mevsimden sonra, cemreler düştü gönlümün ozan topraklarına. Düşlerimi sulayan tanrısal düşünüşlerle, yüreğimi sulayan denizler ötesi köpürüşlerle, ovalarımı renk renk çiçeklerle donatan gülüşlerle serpildi ozan bağrım. Ocağımda ateş, tenceremde aş, yüreğime nefes oldun sen. Acılarına nefer, gemilerine yelken, yüreğine şiirlerimle ve sevgimle derman olacağım ben.
Bu da Geçecek....
Daha nerede durup nerede terkedeceğimize karar veremezken... Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmezken...
Hayatı yaşamaya değer kılan duyguların yokluğu hissedilir oldu yüreklerde...
Gönül duymazken dinlemezken, göz görmezken... Ama gönül görürken... Hayat daha mı anlamlıydı?
Başımıza neler gelecek daha. Neleri sığdıracağız şu kısacık hayata... Bir anda olacak her şey... Mutluluğu bir yana, başa gelince cefası çekilen dostu özlüyor yürek...Sevgiyi özlüyor. Yalanı aslına tercih edemiyor ya, hep onu arıyor. Sımsıkı sarıldığı yalnızlığının himayesinde yetişiyor; kendisini hayata yalnızlığıyla hazırlıyor. Hayatın akıp gittiğini farketse, yıkılacak... Yok o istemiyor bunu bilmeyi. Yaşamaya başlamak için özleminin bitmesini bekliyor. Ne yaşayacaksa o dostla olsun, hayatının anlamı o olsun...
Daha neler neler istiyor yürek... bir zaman sonra her şey bitecek, hiçbir şey başlamadan bitecek her şey... Oysa o kadar çok şey yaşanmış olacak ki... O da farkedecek sonunda ya çok geç olacak... Yaşadığı hayal kırıklığını isimlendirmek için kelime bulamadığında, bildiklerinin kaderiyle uyuşmadığını anlayacak. Hak verecek tüm gönüllere... Ama bulana dek arayacak, az şey bulmayacak. Bulduklarını birbirine eklediğinde hep bir şeylerin eksik kaldığını görünce anlayacak her şeyi tam anlamıyla elde edemeyeceğini. Yaşadıkça öğrenecek...
Kaybedeceği korkusu değil ondaki, kazanamayacağı düşüncesi. Kaybetme şansı olsa kendini iyi hissedebilecek belki bir parça. Ama hiç kazanamadı ki ne kaybedecek!.. Mahkumdu o belki de kaybetmeye, her zaman olmasa da çoğu zaman... Hayat ne kadar yaşamaya değerse de daha azına layık gördüğü için mi kendine bunca eziyeti?..
Suskun yüreğim benim... Kimse arkasına dönüp bakmazken, kimse senin neler yaşadığını anlayamazken... Ve tüm yaşananları senden başka kimsenin aynıyla yaşayacağından emin olamazken... Var mı içine kapanıp ağlamak?.. Susma yüreğim. Bak akıp gidiyor hayat. Yaşamak sevmekse sen yaşa yaşanabileceklerin en iyisini, özlemekse yaşamak sen en çok özleyen ol...
Hayatın anlamını yalnızlığa vurulan darbede bir dost arayarak bulmaya çalışmaksa kader... Kader bizim yapabildiklerimizse...
Kalk yüreğim, sen elinden geleni yap. Gerisi senden sorulmaz, merak etme...
Değil mi ki O her şeyin asıl sahibi... Ve tüm sevgilerin... Dayan yüreğim, bu da geçecek...
SENİ BANA YAZDIRAN; YARIM KALMIŞLIĞIMDIR
Bu gece yokluğunun dökümünü yapıyorum. Aylar önce sensizliğe yazdığım şiiri okudum, bir de dün gece yazdığımı... Hiç fark yok... Neden azalmıyorsun bende? Neden gidişin dün gibi? Neden sana yazdığım her yazı, hep aynı yerde tıkanıyor? Ben bugüne kadar kimseyi yokluğunda bu kadarönemsemedim... Kimseyi yokluğunda bu kadar özlemedim... ve şuna emin ol; hiç kimse, yok’ken bu kadar sevilmedi... Benim karşıma “aşk” diye bu sonucu çıkaran, yarım kalmış’lıktan başka bir şey değil, bunun farkındayım...Ama iyi ama kötü, bitmeli her hikaye! Sen bitmedin..... Bitmeyensin... Ayrılığın adını koyamadık sevgilim. İşte bu yüzden kopamadık birbirimizden bir türlü...... Ben yarım kalan ve adı konmayan hiç birşeyi unutmam... unutamam..... içimde sızısı kalır. Ya herşey yaşanacağı yere kadar yaşanıp sona ermeli ya da ayrılık sözkonusu olduğunda bir daha kimsenin çıtı çıkmamalı! Biz bunu başaramadık, ayrılamadık! Sen yaşanıp da bitseydin eğer hatrıma gelmezdin. Seni bu kadar yazılası yapan, yarım kalmışlığındır...O gecenin sabahında, ayrılığın aklına nerden geldiğini biliyorum... Anlamıştın benim soyut’ a tutkun olduğumu... O yüzden gittin kim bilir... Sevilmek için, güzel hatırlanmak için, kayıplara karışmayı tercih ettin... haklıydın belki de... Olağan hiç birşeyi sevemedim ben hayatım boyunca..... Herkesin, her an yaşadığı hiç birşeyi benimsemedim... Ben yaşadığım hiçbir aşkı hayatın akışına bırakmadım. Bunu yapanlar her zaman kaybeder... Zaman denilen kavram düşmanıdır aşkın... eğer ortada aşk denen bir şey varsa, ne yapıp edip zamanı durdurmalı. Biz bunu başaramadık.... oysa bu o kadar zor bir şey değildi sevgili... Farklı bir dokunuş, ağızdan çıkan ve bugüne kadar kullanılmamış bir söz yeterdi zamanı durdurmaya..... Ben, aşktan söz açıldığında zamanı durduramayan kimseyi sevemedim... Ondandır belki de varlığında sevemediğim insanları, yokluğunda düşlemek.... Belki de onandır, yanındaylen yüreğinin gurbetine düştüğüm bir sevgiliyi, sılasında özlemek...Yokluğun hiç de adil değil... beni yok ediyor, seni var ediyor sevdiğim..... Evet seviyorum seni varlığına rağmen! Üç mevsim değişti bu şehirde ama ben varlığınla-yokluğunun tezatını çözemedim... seni yaşamak istemiyorum! .... öyle bir sen yarattım ki sen yokken, yaşanıldığı an yitirir anlamını... sen yokken yarattığım sen, yasakladı sana dokunmamı... Sana düşman bir sen var içimde.... seni senle savaştıryorum, olan bana oluyor... Tam olarak hatırlamıyorum ama uzun zaman önce bir yerden duymuştum bu sözü, “HANİ RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜR YA? BAŞKASINDAYKEN AĞZIMIZ...” şu an varlığınla yokluğunun tezatını bu şekilde tanımlıyorum, seni senle savaştırırken mağlup olan yüreğime... Birkaç ay geçtikten sonra, daha anlaşılır bir tanım bulabilirim elbet ama şimdi gerçek olan bu; RUHLARIMIZ ÖPÜŞÜYOR SEVGİLİM...Gidişin beni yaralamadı, aksine daha bir sevilir hale geldin... Varlığındaki seni, yokluğundaki sen kadar sevemezdim... “Keşke sen yanımda oslaydın, keşke bir şeyler yapıp da seninle zamanı durdursaydık” diye hayıflanmıyorum artık..... Her ne kadar adı konmasa da bir kopuşun, her ne kadar vazgeçmeyi beceremesek de, ayrılık ihtiyaçtandı bu hikayede..Yazık! son sözü zaman söyleyecek..Yazık!bu sefer hayatın acımasız akışına bıraktık aşkı...Ben senden kalan ayrılığa bile yas tutamıyorum adam gibi! Bunu engelleyen senin varlığın... ben bunca zaman yokluğundaki senle hayatı paylaşsaydım ve böyle bir senle ayrılığı yaşasaydım, hiçbir şiir kolay kolay hayata döndüremezdi beni... işte bu kadar güzeldir senin yokluğun... işte bu kadar ayrılğına üzülmemi engelliyor varlığın.....VARLIĞININ CANI CEHENNEME, YOKLUĞUNU ALMA BARİ ..
Damla damla oldu aşkın döktüm gözler önüne..
Karşımda görünce seni silmeye çalıştım acele..
Acemi,korkak,yılmıştım..Karşında öylece kala kaldım..
Sense anlamadın sana ağladığımı..İçimde sana biriktirdiğim gözyaşlarımı.
Gülümsedin gözlerimin içine..Sordun:
-Ne oldu yine...?
Bense,dürüst olamadım sana.. Hiç olmadığım kadar yalancıydım,
-yok yok hiç birşeyim..
İçimden bi ses fısıldadı:
-Sensin benim herşeyim.
Öylesine sevmedim seni..
Ben seni yüreğimde görünce sevdim.
Boş bir anımda değildim...Boşuna sevmedim.
Seni sevmelimiyim diye doğrusu hiç düşünmedim..
Ben seni boş bir zamanımda sevmedim.
Savunmasızdım ama,tanıyordum aşkı.
Seni sevdiğimde yoktu kelimelerin anlamı..
Ne zaman nerde yüreğimden kopacağını bilmeden yaşıyordum..
(Ben seni sevmeden önce) bu kadar güzel değildi gece,
Baktığımda gökyüzüne,içindekini göremiyordum.
(Ben seni sevmeden önce,)ateş nasıl yakar bilmiyordum...
Haykırabilsem..ahh anlatsam seni gönül sürgünüm..
(Ben seni sevmeden önce) bilmiyordum..
Öncedende böyle güzelmiydi nefes almak..
Öncedende böylemiymiş aşık olmak..
Haykıramıyorum..
Öncedende böylemiydi susmak..
Konuşmak istiyorum suskunluğum susturuyor beni..
(Ben seni sevmeden önce) bilmiyordum çaresizliği..
Haykırabilsem..!
Anlatabilsem içimdekini..
Söylesem,içimde kalmasa bu güzel aşk hikayesi..
Anladım..
Sus konuşma şimdi..!
Sen mızıkçı bir çocuk olarak bil beni..
Sayki;beğenmedi bu oyunu ve gitti..!
Bakma gözyaşlarıma..Onlar emanetti..
Akıttım ve bitti..
|
Bugün 4 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
|
|